14 Aralık 2013 Cumartesi

15.11.2013

Çetin: Yavaş yavaş kuracağımız oyuncunun Maşa’ya benzeyebilmesi için; buna erişebilmek için ne yapmamız gerektiğini düşündün mü?

Pınar: Önce Maşa’yı düşünüp bulmaya çalıştım.

Çetin: Peki Maşa üzerine düşündüklerin neler?

Pınar: Mutsuz ve bence dikkat çekmek isteyen tarafı çok önemli belki de onda bana yakın olarak gördüğüm taraf bu.

Çetin: Çetin'in insan olarak hayatta yaşadığı tecrübeleri yönetmen olarak kullanabilirim ama şimdiki zamanın gerçekliğini yani şimdi burada olmanın gerçekliğini kırarsam burada olmayı başaramam. Bir oyuncu ve bir de maşa var dediğimizde oyuncu hemen buraya kaçarak korkularını oarada yaşayabiliyorlar. O zaman ben soyut bir kimlşk oluyor. Sen şu anda Maşa’yı oynayan oyuncusun. Bu organizmada yaşayan bu.  Aksi durumda insan kendi benine bunu yaptığında bir üst kimlik gelişiyor özgün ötesi kimlik arayışına dönüyor.

Pınar: İnsanların sesini oyuncu olduğunu belli edebilecek şekilde dışarıda da kullanıyor olması buna bir örnek sanırım. Oynadığın Kararkterin özelliklerini dışarda da kullanıyor olman oyunculuğunu geliştirir gibi saçma tavsiyeler duymuştum önceki çalışmalarımda.

Çetin: Ben yönetmen olarak arkadaşımla ilgili bir anımı anlatırken hem çetine hem de arkadaşa aynı mesafede duruyorum. Eğer bunu anlatırken oyuncuya geçmiş olmasaydım bu aklıma gelmezdi. Kişi kendinden bişeyleri biriktirmeye başladığında kendini çiftliyor ve bu durum onu hayatta şizoid bir yere götürüyor. Insan bir değil bu basit gerçeği Kabul etmeliyiz sosyal hayatta bile küçük rol kaymalarıyla yaşıyoruz. Farklı insanların yanında farklı davranış kalıpları yaşıyoruz. Ama egomun bu davranış değişiminin mantıklı sebeplerini bulıp hep aynı insan olduğuna kendini inandırması gerekir. Her iki tarafta da ortak olan özellikler arayıp bulmaya çalışıyor halbuki bu iki alanda da farklı insanlar olabiliriz halbuki. Tiyatro ise şöyle bir yer sen maşaysan maşa’sın laleferken lalafersin ve bunların arasında bir tutarlılık olması gerekmediği gibi farklı olmaları daha da kıymetlidir. Bunun içine ego girdiğinde oyun konseptinden çıkılır ve benzerlşkler ya da ortaklıklar bulunmaya çalışır. Çocuğun oyuna olan düşkünlüğü tutarlı bir bende kendini Kabul ettirmeye çalışmanın acısından güçlüğünden kaynaklanır. Egoyu ve kimliği ayakta tutan şey hafıza unutamadığın için değer yargılarına olan bağlılığın devam ediyor. Asıl mesele teknik olarak ben dediğim şeyin aadan teknik olarak çekilmesi. Doğduğumuzda ben değildik bunu bilmemiz çok faydalı olur.insan olduğun halle oyuncu olduğun hal arasına kavga sokmamamız gerekiyor. Çünkü insanın yaşadığını hissetmesi de çok önemli özellikle içinde bulunduğumuz çağda. Insanların bir sanatçı olarak yaşayabilmeerini sağlayabilmek için doğu bloğu ülkelerinde özel alanlar yaratılırdı. Hayatı sadece yaptığımız isle yaşayabilsek hayat bu kadar zor olmayabilirdi. O zaman insan gece hayatının ve içkinin uç kanallarına dalma gereği duymayabilirdi. Bu yüzden batılı bohem sanatçı örenekleri bu yüzden arızalı bir durum. Ya da marka sanatçı örenğine dönüşür ev alıyor, bahçeli ev alıyor, hayvan ediniyor, iyi bir araba alıyor, londra’da oyun seyretmek ve seyahat etmek zorunda kalıyor ve yine bir tükenişe düşüyor. bununla ilgili bişey okuycam:

Pınar: Bence hayatın içinde olmak gerekiyor. Akıp giden bir hayat var ve içinde durduğumuz zaman sanatçı da bir tarafından onu hissetmek istiyor. Ve bu bir deneyimleme mecburiyeti olmamalı . çok şeyin içinde olarak kafa karışıklığından yaratıcılığın ortaya çıkabiliceğini düşünüyorum.

Çetin: Peki sence maşa böyle düşünüyor mu?

Pınar: Bence Maşa, tek bir şeye; tek bir insanın aşkını kazanabilmeye odaklanmış. Maddi konularla ve soylulukla olan düşüncelerini de ben pek samimi bulmuyorum. Asıl isteğine gerçekten kavuşsaydı yine de bu fikirde olacağından emin değilim. Ama tabii bu beni ilgilendirmeli mi bilmiyorum…?

Çetin: İlgilendirmemeli çünkü karakteri yargılayacağın benimsemeyeceğin yerler arıyorsun. Sen oyuncu olarak değer yargılarınla alakadar olmamalısın. Bu oyunc-daki en haklı kişi senin için maşa olmalı. Tek derdin neden o kadar haklı olduğunu bulmak. Bunu pınar olarak yapamazsın sadece oyuncu olarak yapmalısın. Oyuncu aksi türlü düşünüyorsa kendi karakterinin merkezde olmadığına inanır ve bu durum oyunun ruhunu öldürür. Medvedenkoyla berabersin ve sorinin önünde treplev gelip sahneden inmenizi söyler peşinden de sorin senden babanla kopek hakkında konuşmanızı ister ve sen bana söylemeyin gidin kendiniz muhattab olun diye sertçe cevap veriyorsunuz. Sorini ve treplevi sahnenin merkezine koymaman bu sahneyi tamamen kendi sahnen-maşa’nın- sahnesi olarak Kabul etmen gerekir. Bu sorinin konuştuğu sahne değildir senin sevdiğin adamın önünde köpeklerle ilgli bir şeyler işittiğin sahnedir. Sorin orda senin halini görmüyor.  Sen maşa neden hep siyah giyiyorsun?
Pınar: bunu açıklamaka istemiyorum. Insanlar nedenini fark etsinler istiyorum. Çünkü treplev bir şair ve bunu anlayabilir anlamalı o renklerden de simgelerden de anlar.
Çetin: peki bu noktadan hareketle maşa’nın nasıl bbir gün beklemekten bunaldığını ve bir gün medvedenko’nun evlilik teklifine evet dediğini anlayabilirsin. Ve neden trepleve olan aşkını bir tek dorn’a açtığını ve onun omzunda ağladığını…

Pınar: Annem onu seviyor ondan mı

Çetin: Neden sen annene mi benziyorsun

Pınar: Ama annem beni anlıyor Treplev'i sevdiğimi biliyor..

Çetin: Annenle hiç konuşmadığın halde mi… annen sen evlendikten sonar seni trepleve yakınlaştırmaya çalıştığında öfkelenmiyor musun? Senin dorn’la yaşadığın yakınlığı anlaman için dorn’la karşılaşman gerekiyor.

Pınar: Ben niye Dorn'la konuşuyorum yaa..?

Çetin: Bunu Dorn'a sormalısın. Ancak o zaman gerçek olur o sahne…

Pınar: Evet.

Çetin: Peki Dorn ne yapıyor da sen onunla konuşabiliyorsun? Elindeki enfiye kutusunu alıp çalılara fırlatıyor. Biz o ana kadar dorn’la ilgili hiç öyle bir sahne görmüyoruz. Senin kendini heba etmene üzülüyor ve sahip çıkıyor. Seni çok sevdiğini söyleyen medvedenko bile emfiye çekmene tepki vermiyor. Sen emfiye çekerek kendine zarar veriyorsun dediğin anda sen önemsendiğini anlayıp buna izin veriyorsun. Halbuki sorine nasıl tepki vermiştin köpekler hakkında konuşmak istediğinde halbuki onun çiftlik sahibi oluşundan dolayı daha riskli bir ilişkiniz olabilirdi.  Ben şimdi burda hangi tekniği kullanmalıyım diye düşündüğünde dışarda kalıyorsun ancak oyuncu olarak kendini orda siyahlar giyerek ve sana bu sorunun sorulduğu anda hayal edersen o zaman gerçek varlık gelir.  Nina maşa ve arkadina’nın treplevin oyunu hakkında konuştukları sahnede neden maşa treplevin dertli olduğunu düşünüyor halbuki treplev ona dertli olduğunu hiç söylememiş….


Pınar: Kendi derdinden yola çıkıyor olabilir.

Çetin: Bunu kendinden yola çıkarak yani Maşa'dan yola çıkarak düşünme.

Pınar : Maşa’nın sözleri Treplev'in oyununu övüyor. Kendisi okuduğunda ne kadar etkileyici olduğunu anlatıyor.

Çetin: Acaba Maşa Nina’nın kötü oynadığını kendini gösterme çabası içinde olduğunu düşünüyor olabilir mi. Arkadina’yı aslında oğlunun özenti bir şair olmadığına dekadanca bir tavır içinde olmadığına inandırmaya çalışıyor olabilir mi? belki de maşa treplevin bu oyunu yazma aşamalarına şahit olduğu tüm çıkmazlarına ve terslenmelerine ve aynı zamanda da yükselmelerine şahit oldu..

Pınar: Bu tür hayaller kurabilir miyim?

Çetin: Tabii ki önemli olan seni oynatacak metne dair hayaller kurman. Oyunla alakası olmayan ve metne dair bir ipucu taşımayan hayallerde sıkıntı yaşarız. Burda hayali kurmaya mecbursun çünkü kendisi okurken diyorsun. Treplevi nerde ne zaman dinledin ayakta mıydı gece miydi gündüz müydü o seni gördü mü? Çehov burada Maşa’yı oynayan oyuncuya hayal kur diyor. Bu hayali kurmadan o repliği oynayamayız. Ve nina o tiradın ilginç bir yanı olmadığını savunuyor. Demek ki derdi treplevin metniyle sahneye çıkmakmış

Pınar: Treplev'i anlamamış ve inanmamış. Treplev de bunu farkında değil. Ona olan sevgisinden içten oynayamadığını anlayamamış

Çetin: Yazarlarda bu olabilir yazarken bir kadın görüp onu Nina'yla özdeşleştirdiğinde o hayale aşık olur ve o olduğuna inanır. Kuvvetli delillerle karşılaşmaya başlasa bile bu inancı devam ettirir. Sen tüm bunları düşünmüş ve hametmiş olmasan ninaya bunu hissederek oyna da annesi inansın çabası içine girer miydin?

Pınar: Peki Nina itiraz etmeden okusaydı, Maşa yine de Treplev'in iyi olduğuna inandırma çabasına girer miydi?

Çetin: Treplev Nina'ya aşık ve bu gerçekten korkunç bir şey ama sen Nina kıskançlığı üzerinden yaşamıyorsun hayatı. Senin çok sert ve çok kıskanç olabileceğini görüyoruz ama bu konuda hiç öyle değilsin.

Pınar: Peki evet Treplev'i seviyor ve bu konuda hırçınlık göstermiyorum ama Medvedenko’nun ona olan aşkına da inanmıyor mu acaba?

Çetin: Karşılık vermemek sadece.

Pınar: Kendi aşkını düşünerek ‘’aşkınız duygulandırıyor beni ama karşılık veremiyorum’’ diyor olabilir mi? ama evlendikten sonar inanmıyor bence

Çetin: Gitme kararı verdiği yeri okumalısın bence.

Pınar :’’ benim öğretmen akıllı değil pek ama dürüst biri ve yoksul ona da yaşlı annesine de acıyorum kemlikle anmayın beni’’ diyor. Trigorin’e hata en başında evlenince dertlerinin biticeğine inanıyor.

Çetin : Görür diye bekledim ama ötekinin aşkından kendini öldürmeye kalktı artık onu rahatsız etmemeliyim bu duyguyu içimden söküp atmak için ne yapmalıyım.? Demek ki öğretmenin kendisine duyduğu aşkı pekala kendisinin trepleve duyduğu aşk gibi tahayyül edebilmiştir. Medvedenko'nun her gün 6,5 km gidip gelmesini anlayabiliyorsundur. Kimse sana neden siyahlar giydiğini sormuyor Medvedenko dışında …o da sana ben senden daha kötü durumdayım ama yine de yas tutmuyorum diyor sen de bu noktada onu seni anlayamayacağını görüyorsun. O soruyu sana Treplev sorsun isterdin. Ve sana Treplev öyle bir cevap verirdi ki ne kadar aynı olduğunuzu görürdün.  Şimdi geri gelelim merhamet duyguna. Merhamet duyuyorsun ve bu merhamet duygusuna kendini bırakıp bırakamayacağını soruyorsun kendine… Niyetin içindeki aşkı silmek. Repliklere tekrar baktığmızda görüyoruz ki bu yoksul aileyi ayakta tutabilmek için çalışıp didinirken o kaygılar baskın çıkar ve ben aşkımı unuturum diyorsun.’’ Sonuçta bir değişikliktir’’ darken de bir adamla birlikte olacağını mahremini kastediyorsun.

Pınar: Peki Maşa'yla Treplev arasından bir fiziksel yakınlaşma olmuş mudur?

Çetin: Treplev daha annesinden kurtulma aşamasında hele senin gibi net bir kadınla olmuş olamaz daha platonik bir aşamada. Maşa annesinin kızı bir de üstelik bir sonraki kuşak. Bence maşa çok da okuyordur. Bir kere Treplev'in okuduğu her şeyi okuyorsun. Trigorin'e duygularını anlatırken bile yazarsınız ya belki işinize yara diye söylüyorum diyorsun. Bu kadar bilinçlisin. Ve duruma hakimsin. Çok ilginç bir şekilde herşeyi ve özellikle treplevi olduğu gibi görüryorsun. Hiç ağlamıyorsun medvedenkoya mesela…

Pınar: Trigorin'e konuşurken de çok hafif bir yerden konuşuyorum. Sıkıntı senden giderken biraz hicvederek anlatırsın ya öyle anlatıyor…

Çetin: Trigorin'in de yenilir yutulur bir tarafı yok.. Sence Trigorin Nina'yı seviyor mu?

Pınar: Bunu çok da düşünmüyorum..

Çetin: Maşa düşünür. Hatta görür. Maşayı sıradan bir kadın kafasıyla anlayabilmemiz mümkün değil. Treplevin annesiyle olan sıkıntısını group anne rolü üstlenmeye çalışmıyor ve arkadinayla düşmanlık yaşamıyor. Halbuki maşa çocuğu sevdiği için arkadinayla arasını yapmaya çalışıyor. Maşa hesapsız bir yerden hareket ediyor. Maşa’nın en etkileyici kısmı sonlarda çocuğuna bile aldırmadan eve dönmemekte ısrarcı olduğu sahne… sence trigorine söylediklerin olmuş mu hayatında?

Pınar : Olmamış… bu defa da kendini bu aşktan kurtarmak için uzaklara gitme amacı koymuş kendisine.

Çetin : Peki kocana kötü davrandığın yer neresi?

Pınar: ‘’…’’ acaba medvedenkonun kendisini bırakmasını istediği için mi böyle davranıyor?
Çetin: o çocuğun senin için anlamını söyler misin?

Pınar: istediğim sevgiyi çocuktan almak istemişimdir belki…

Çetin: Bu çok klasik bir anlayış maşa böyle düşünmüyor. Bu çocuğu yaparken şunları düşünüyor; evliliğin gerekliliği kocama çocuk da vericem ikincisi ve en önemlisi onun seni medvedenkodan kopartma ihtimalinin olmasıydı. Çocuk seni ondan koparttı mı?

Pınar: Hayır.

Çetin: Ee evet.

Pınar: Demek ki artık çocuktan vazgeçtim.

Çetin: Derin düşün. Medvedenko'nun da çocuğun da hayatına yazık ettiğini düşünür ve dürüst davranırsın. Kabul edin artık ben iyi bir anne de değilim iyi bir eş de. Bu durum medvedenkoyu kendinden soğutma biçimidir eve tama aynı zamanda bu konuşmaya dairdir. Kocanla birlikte uzaklara gitmenin de bu aşka care olacağını düşünürsün ama şimdiye kadar bulmaya çalıştığın tüm çözümlerin işe yaramadğını düşündükçe içindeki kavga büyür ve medvedenkoya hırçın davranmaya devam edersin. Bu bir döngü.  Kendini mutlaka bir yerden olumlamak istersin ve medvedenkoyla olan ilişkinde tesellinde ona karşı her zman dürüst olman. Medvedenko hiç bir zaman senin onu çok sevdiğini düşünmedi. medvedenko da tuhaf bir adam. Bencilce kendini sevdirmeye çalışıyor. Onun dagöründüğü gibi bir adam olduğundan emin değilim. Böylesine ezik birisini sahiden ezilmemiş bir insan anlayamaz. Yoksa sen nerden anlyacaksın? Sana bakıyor ama nereye baktığına bakmıyor.

Pınar: Aslında hayatımın yasını tutuyorum lafı da medvedenkoya kapıları kapatma çabası.

Çetin: Polina onu ne kadar duygulu ve derin yapıyorsa Şamreyev de onu o kadar sert ve ketum yapıyor. Maşa da Treplev gibi hayalleri olan bir kız. Onu anladığı bir yerden seviyor. O yüzden intihar ettiğinde ondan var geçiyor.

Peki şimdi gelelim nasıl bir oyuncu oluşur bu konuştuklarımızdan hareketle? Aklına  ne geliyorsa?

Pınar: Kararlı…

Çetin: Karakter analizi yapma aynı maşa hakkında düşündüğümüz gibi düşün genel şeyler düşünme hayattaki bir oyuncu olarak düşünme sahnedeki hallerini düşün. Deminki gibi imgesel düşünelim.

Pınar: Oyuncu olarak maşa olduğum yerden daha özgür bir yerdeyim değil mi yani daha dışarıdan . oyuncu olarak öndeki Maşa hakkında…

Çetin: Neden öndeki maşa hakkında diyorsun ki Maşa gibi olan oyuncudan söz ediyoruz. Maşa'yı oynayan bir oyuncu göreceğiz.

Pınar: Sanırım Maşa'ya benzeyen oyuncuyu oyuncu olarak düşünmediğim için bir şey söyleyemiyorum.

Çetin: Aynı Maşa'yı anlatsın gibi onun koşullarına gir.

Pınar: Zorlanıyorum.

Çetin: Zorlanmanın nedeni kendim görüneceğim diye düşünüyor olmandır. Demin sorulan soru önemliydi Maşa Treplev'le o kadar vakit geçirmiş ya hiç oynamak istemez miydi? Şimdi benzer bir vaziyetteyiz o yüzden hatırlattım. Maşa'yı oynadığın sahnede ne olacağını soruyorum. Oyundan çıktın ama kenarda duruyorsun biz seni görmeye devam ediyoruz.

Pınar: gerçekten cevap veremiyorum şu an.

Çetin: Biz neden maşa gibi oyuncu diyoruz. Seyirciye hitab ettiğin anla karşındaki karakterlerle konuştuğun an arasında bir uzaklık olsun istemiyoruz. Senin işin ne ? oyunculuk. Aslında bunun üzerine konuşuyoruz. Nasıl bir oyuncusun sen?

Pınar: Korkak birşey seziyorum ama bir taraftan da değil gibi geliyor.

Çetin: Neden sıfatlar koyuyorsun ki? Maşa da yapmadığın şeyi oyuncu için neden yapıyorsun. Tavır belirleme. Onu bilmiyoruz daha bulcaz. Konuştuklarımızdan hareketle ne geliyor aklımıza.? Mesela sen kendini göstermek isteyen bir oyuncu musun keşfedilmek isteyen mi?

Pınar: Keşfedilmek isteyen. Keşfedilmek isteyen alannın başkaları tarafından yaratılmasını bekleyen, sahneye çıkmak isteyen ama sahneye çıkması için gereken şeyin olmaması halinde  bir türlü çıkıp oynayamayan…

Çetin: Peki böyle bir durumda isyankar mı davranırsın yoksa var olanı kabul etmeye mi çalışırsın…?

Pınar: Tam anlamıyla sabırlı da diyemeyeceğim ama isyan etmem.

Çetin: Sabırlı yerine sabrederim demekten söz ediyorum eylemlerden bahset.

Pınar: Koşullar arsında bir sabır var ama sabrı göstermemeye çalışan bir tavır; bu da yanında planı mı getiriyor acaba? Bir hedefi oluyor...

Çetin: Burada ne planı oluyor ki her şeye rağmen oynamaya çalışmak plancılık mı oluyor..?

Pınar: Kavga etmeden sabırla kendi istediğimiz yaptırmaya çalışıyorum ama belli etmemeye çalışarak..

Çetin: Örnek vererek gidelim: Bir oyuna girdin çünkü oynamak itiyorsun bir tane de yönetmenle çalışacaksın sen şu oyun olsun bu oyun olsun der misin?

Pınar : Demem ama isterim. Belli etmemeye çalışırım ama ben de ne istediğimin belirtileri olur. Tek derdim anlaşılmak. Ben gerçekten dinliorum ve beni gerçekten dinlesinler istiyorum.

Çetin: Oyundan mı söz ediyorsun?

Pınar: Evet.

Çetin: Kim konuştu şimdi?

Pınar: Bilmiyorum.

Çetin: Oyuncunun Maşa'ya benzer olan yanı konuştu sanki.

Pınar: Kendi söylediklerimi  bir ders alıyormuş gibi dinledim.

Çetin: Şimdi büyük ihtimalle sen disiplinlisindir değil mi? çok çalışıyorsun. Oyundan ne kadar once gelirsin?

Pınar: Bir saatten daha önce.

Çetin : Peki neden böyle yaparsın?

Pınar: İnsanları ben ve diğerleri diye ayırıyorum. Orda tek sağlam ayakları yere basan benim. Oyun içinde diğerlerini gördüm bilmiyorum görmem gerekiyor mu ama kendimi bir ayırdım soyutladım.

Çetin: Arkan olmadığı için erkenden gelip kendini hazırlamak mı istiyorsun?

Pınar: Evet. Bir de yalnızım ben ya…. Ve bunu kabullenmişim. Şey gibi, karşımdaki oyuncu oynamıyor ama ben oynuyorum. Oynamamayı dinlememek gibi kabul ediyorum.

Çetin: Sen karşındaki dinlemese bile hala iyi oynamanın peşindesin değil mi? Karşındakinin dinlememesini belli etmeyecek şekilde.

Pınar: Kurtarıyorum onu ben.

Çetin: Neden öyle yapıyorsun?

Pınar: Utanmasın diye… Aslında zaten utanamaz ki çünkü nereden oynadığı belli değil.

Çetin: Neden öyle yapıyorsun peki?

Pınar: Aslında kendimi kurtarıyorum.

Çetin: Kendiyle birlikte seni de götürmesin diye..?

Pınar: Götüremez.

Saim: Erken geldiğini yönetmen de görsün ister mi?

Pınar: İster; bir göze grime çabası var.

Saim: Peki bir oyuncu yönetmeniyle ilgili kötü konuşursa ne yapar?

Pınar: O anda tepki vermeyebilirim ama sonrasında zamanını bekleyerek hareket edebilirim. Tez canlı değilim sabırlı ve akılcı davranırım. Yavaş olduğu için değil ama. Kesin savunurum ama o an hemen değil.

Çetin: Şu andan dinliyor musun kendini çok önemli bir şey yaşıyorsun şu anda buradan ayağa kalkabiliriz. Malzememiz olsa şu an çalışabiliriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.