31 Ekim 2013 Perşembe

cumartesi günü meric (cınbarcı) pazar günü ise nadir (sarıbacak) ile prova yapılacak.

önce karakterlerin mastar halleri oluşsun, daha sonra bu haller sahnede karşılaşsın istiyoruz. yani önce bütün oyuncularla tek tek çalışıp daha sonra sahneleri çalışmaya başlayacağız.

"mastar hali nedir" sorusunun cevabı pek yakında:)

29 Ekim 2013 Salı

26 ekim, ikinci buluşma, atölyede


  • martı gününde güncel bir oyunken, şu anda klasik
  • dramaturg marifetiyle oyunu başka bir yere taşımak istemiyoruz
  • oyunun zaten içinde var olan iki toy tiyatro insanının yetişkinler arasında kaybolması
  • oyunda tatlı tatlı gülmeliyiz ve sonunda treplev intihar etmeli
  • eylemin anlamdan önce gelmesi temel meselemiz
  • başlangıç yine düşünme süreci ile olacak çünkü durumu tahayyül etmek zorundayız
  • başlangıçta tahayyül tasavvura egemen, yani öncelikle imgelerle düşünüyoruz. asla cümleler gelmiyor. einstein da aynı şeyi söylüyor. daima imgeler içinde bulduğum bi süreç yaşarım ve bunlar ancak ilerleyen aşamalarda tutarlılık kazanır ve formülleşirler
  • oyunculuk söz konusu olduğundaysa
    • durum: dışarının benden istekleri ve benim isteklerimin karşılaşması
    • oyuncu durumu tahayyül ettiğinde kaçınılmaz olarak imgeler devreye giriyor ve tende fiziksel belirtiler devreye giriyor
    • çünkü irade dışı bir şekilde beyinde fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda bazı nöral faaliyetler oluyor
    • bunun sonucunda duygu oluşuyor ancak biz bu duyguyu bilmiyoruz imgeler görüyoruz
    • durumu düşünmek, durumu dinlemek, durumu düşünmek demek dinlemek demek
    • oyuncunun en temel organı deri, en büyüğü de
    • bedenini itkiye açtığında eyliyorsun ve eyledikten sonra anlıyorsun
    • önce babama gücendiğimi anlarsam o sahneyi daha doğru oynayacağımı düşünüyorum
    • oysa babama gücenmem sonradan fark ettiğim bir şey
    • sahnede babama gücendiğimi bilerek oynadığımda beyin geçmişten gelen deneyimlerden çekerek oradan otomatik tepkiler veriyor
    • oyuncu bu durumda itkiyi tutar, hareketi ya da sesi değil
    • bu durumda daha önce var olanın silik bir fotokopisi değil, soyut olanın virtüel bir kopyası olur
    • düşünme oyna değil, oyuncu düşünecek
  • oyuncu yöntemine ilişkin oyunculardaki heves rol kişilerine karşı olan hevesten daha fazla olmalı ki roller beklediğimizden öte bir yola girsin
  • sektör tecrübesi yaşamış oyuncularda ortak olan yıpranma duygusu da güvenebileceğimiz bir yer
  • bu bahsettiğimiz durumla oyun arasında bağ kurmak istiyoruz. nasıl:
    • oyun zaten genç bir oyuncu ve genç bir yazarın heba olmasını anlatıyor. birinin durumunu gören diğeri intihar da eder
    • oyun oyuncuların oynayışıyla seyircilerin izleyişi arasında gerçekleşen olay
    • barba: oyuncunun ışıması 10mden sonra düşüyor. 10m dahilinde sende bir şey oluyorsa seyircide olmaması mümkün değil (ayna nöronlar)
    • 10mden fazla olduğunda seyirci gösterge izliyor, 'hakkında' bir şey izliyor
    • biri oyuncu biri yazar olduğu için (nina ve treplev) aynı hevesten farklı hayallere gidiyor
    • oyunun üstün isteğiyle labaratuvarımızın üstün isteği arasında organik bir bağ olsun istiyoruz
      • bütün oyun kişilerinin tiyatroyla bağı ve tiyatro hakkında söylediği sözler var
      • oyunda iki oyuncu iki yazar var
      • bizim 10 tane oyuncumuz var
      • bizim somut durumumuzdan hareketle
      • arkadinayı oynamakla dornu oynamak arasında bir fark var, biri oyuncu biri doktor
      • oyuncuların oyuncu olarak rol kişileriyle neden ilgilendiği
      • örneğin öner oyuncusu medvedenkoyla neden ilgileniyor
      • önce bu yeri idrak edersek ve medvedenkoyu ordan oynarsak reji istediğimiz yere gidebilir
      • trigorinin karşılığı oyuncu dünyasında da var
      • nina gibi bi oyuncu, dorn gibi bi oyuncu
      • 10 oyuncu ve reji ekibinin isteği görünür kılınacak böylece
      • dekorda da aynı etki
      • olandan ziyade olması muhtemel bir oyuncu aramak
  • eşcinseli oynarken: bu organizmada eşcinsel bir kimse zuhur etseydi hayalleri nasıl olurdu konuşması, oturması nasıl olurdu
  • icra ettikçe anlamaya çalışırsa oyuncu, olur
  • oyuncu dediğimiz şey, eylemeyen, oyun kişisine ait eylemlerin organizmada yaşamasına yol veren şeydir
  • bir oyuncuyu düşünüyor olabiliriz ama onun taklidi olmamalı. öyle olursa taşlama gibi parodi gibi olabilir
  • eğer trigorin gibi bi oyuncu varsa göle bakıp trigorinin repliğini aynen söylerdi
  • günümüzde oyuncu olma isteği, görünür olma isteği, özgün ötesi kendilik arayışı
  • oyuncular bir oyuncu halinin zihinde canlanması için oyunu okumalı
  • her iki çeviriyi de okumak gerekiyor, bariz farklı yerler var. ergin altan ve ataol behramoğlu çevirileri

29 Ekim, Nina çalışma

saat 3te funda, çetin hoca, kardelen ve ben buluştuk. "the past" filmi üzerinden hikaye anlatıcılığı üzerine konuştuk. asgar farhadi'nin sinemasını nasıl tiyatroyla ilişkilendirdiği üzerinden yapı ve karakter üzerine konuştuk. nina'ya ilişkin konuşmalar:

  • karaktere dışarıdan bakmak karakterin sürekli ötelenmesine sebep oluyor
  • eylerken anlamak, lafı ağza yakıştırmak değil verili koşullar içinde lafların ağızdan dökülmesi
  • eylemlerle birlikte oyuncu, karakter, nina belirmeye başlayacak
  • nina'nın şöyle bi fuları vardır demek istemiyoruz, nina öyle bi belirsin ki zaten "ben şöyle bi fular giyerim" desin
  • kostümü oyuncuyu nina yapmak için kullanmıyoruz, ninayı daha belirgin kılmak için giydiriyoruz
  • fiziksel aksiyon -> imge -> itki
  • karakteri çözmek değil de bulmak önemli
  • eylem ?= içerideki itkiyi DIŞA-VURMAK
ikinci kısımda sahne üzerine geçtik. oyuncuyu fiziksel olarak açık hale getirecek çalışmalar yaptık. ilk kısmın pratik karşılığı gibi oldu. bu çalışmaların video kayıtlarını da tutuyoruz. internet ortamına aktardıkça yine bu blogdan paylaşıcam.

25 Ekim 2013 Cuma

21 ekim buluşmasından notlar

  •  stanislavski - çehov ilişkisi
  • stansilavskinin kendisinin de martı oyunu yapması da önemli
  • reji defterinde mizansen vs. de var
  •  amacımız oyunculuk çalışmak, nerde ne kadar oynarız ne zamana çıkar derdi yok
  • sahnelerin sırayla çalışılmasına ilişkin:
    •  bildiğin bir karakteri değil merak ettiğin karakteri inşa etmiş oluyorsun
    • olabildiğince karakterin en azından sahne sırasıyla çalışılması
  • eylemin (aksiyonun) önce olduğunu düşünüyor, önemli değil öncül
  • anlarız ve yaparız gibi olur ama stansilavski yapınca anlarız diyor
  • dert, problem, görev - üstün amaç asıl derdin olarak çevrileilir
  • istek ve üstün-istek
  • karakter ne istiyor? dert psikolojik bi yere götürebiliyor, istek fiziksel
  •  koşulların senden istediğiyle senin isteklerinin karşılaşmasına durum diyoruz
  • sinirbilimcilerin oyunculuktan bahsettiklerini de görüyoruz
  • stanislavski in rehearsal ve grotowskiyle fiziksel eylemler üzerine çalışmak
  •  saffet murat tura - 'histerik bilinç' ve 'madde ve mana'
  • hayatta da önce eylem var. düşündük ve yaptık sanıyoruz, oysa tersi söz konusu. ama 'ben'i süreklii yeniden kurmak için tersiymiş gibi düşünmeye mahkumuz
  • karşıdakinin yaptıklarından etkilenimle bir takım olaylar meydana geliyor bedende ve karar alıp tepki verdim sanıyorsun
  •  iç ve dış ayrımının da kurgusal olduğunu kabul etmeliyiz
  • duyguların da sonuç olduğunu söyleriz, oysa duygular önce oluşan şeyler ve bizim haberimiz yok. duygular bizim de fark edebileceğimiz fiziksel belirtilere dönüşüyorlar
  • "ne hissediyorsun" diye sorduğumuz anda "ensemde bi yumruk var sanki" cevabını istiyoruz. "üzüntü, sıkıntı hissediyorum" istemiyoruz
  • içerdeki aksiyonu dışa vurmak
  • organın elin kolun değil, oynatan organ deri
  • farkına varıp tutman gereken elinde-kolunda-ensendeki itki
  • senden önce başlayan şeyi tut
  • pulse - atım, im - içerden.. impulse==içerden atan şey
  •  beden kaybolma eğiliminde, hayatta kalmaya adapte olması
  •  insan korkak bi hayvan!
  •  kendimizde olan olayları dışsallaştırarak algılıyoruz, bu nedenle esas olarak hep dinleme halindeyiz
  • bedenimde oluşan belirtiyi yakalarsam tekrar tekrar olur, her defasında yeniden
  • hayat travmalardan oluşuyor. aman başıma bir şey gelmesinden dolayı beden bir çok sistem geliştirmiş. çocuğa "bir şey olmadı"yı söylediğin yer hafızana daha önceden attığın için. organizma ekonomik davranıyor, bedeni korumak için
  • oyunculukta kısa devre olmadan eyleyebilmeli
  • bedeninde belirdiği anda itkiyi fark etmek ve bedenin hassaslaşması, teninin açık olması
  • her defasında yeniden yapmak değil de her defasında bedene yol vermek
  •  rol kişisinin deneyimlerine açmış olduğun bedenine olmakta olanı yakalayıp eyleme
  •  o an sen olay mahalinin bir parçasısın
  • sende ve senden dışarı doğru olan olaylar
  • düşünüyorum o halde varım değil varım ve sonuç olarak düşünüyorum
  • düşünmüyorum, düşünce olayı ben olayında meydana geliyor
  • ayna nöronlar
  • as if loop olduğunda ya sıkılıyoruz ya da hayranlık duyuyoruz
  • her iki durumda da gerçek bi karşılaşma yaşamıyoruz
  • rol kişisi belirdiğinde rol ara ekran (interface) olur. o o tarafta ben bu tarafta. ikimiz birlikte rol kişisini, karakteri, adamı ya da kadını anlarız
  • oyunun ne anlatması gerektiği konusunda düşünmek durumda değiliz. konuştuğumuz teknik hali sağlayabilirsek oyun zaten belirecek
  •  madem ki oyun anında oyuncuda olanın karşılığı seyircide de oluşuyor, arada karakterde buluşuyoruz. ama asıl ilişki oyuncuyla seyirci arasında oluşan özel bi ilişki. oyuna açılmış olan oyuncuyla seyire açılmış olan seyircinin arasında da dramatik bi ilişki oluşamaz mı
  • oyuna ilişkin
    •  metnine dokunmayacağımız bi oyun olsun
    • ağza yakıştırmak değil ama farklı söylediğimizde daha çok kast edeceksek ihanet etmeden değiştirebiliriz
    • amaç oyuncunun işini kolaylaştırmak değil. karaktere gidemeyince karakteri kendine çekmek için ağzını kendine yaklaştırıyor
  • oyunda direk olarak seyirciye söylenebilecek yerler var. buralarda yönelim seyirci olabilir mi, geçişi de oynar oyuncu. oyun sanki tanıkların önünde yazılmış gibi
  • neyi saklayacağız neyi göstereceğiz
  • önümüzde baştan sona akan bi dramatik aksiyon varken...
  •  seyirci açısından benim orada olduğumun farkında olunduğunu hissederim aynı zamanda yok muşum gibi yapılarak üzerime gelinmediğini de görmüş olurum
  • iki olay devam ediyor gibi değil. olayın seyircilere de açılması. tanıklar huzurunda cereyan eden bir şey olması.
  • yönelim: bunu kime oynuyosun, maşaya değil de kendi kendine söyle vs.
  • istekle alakalı anlam, mahiyet ve yönelim
  • mahiyet değişikliği. tutma fiili, verme fiili vs.
  • 'tutma'da seyirci olarak yalnız kalıp sorumluluk alırım üzerime, 'verme'de ise daha rahat olurum
  • vererek, alarak, tutarak, bırakarak
  • mahiyetin değişimiyle birlikte seyirci dramaturgisi de değişir
  • düşündüğün şeyler arttıkça rol o kadar serbest kalıyor
  • eğer uyuyan adamı oynuyorsan bile sahnenin merkezinde sen varsın, kavga edenler değil. sen ne kadar uyursan ötekilerin kavgası o kadar vurgulanır
  • oyuncu ve karakter aynı organizma içinde paralel yaşıyorlar
  • sen oyuncu olarak düşünüyorsun ama karakter oynuyor
  • medvedenko neden gider maşaya takılır?
  • treplevin ısrarı neden?
  • maşa treplevde olan ısrarından gizli gizli keyif mi alıyor?
  • trigorin kendini alamama haline nasıl düşüyor?
  • arkadina kendi halinin ne derece farkında? kendini dışarıdan nasıl görünüyor?
  • doktor nerden nasıl seçiyor birlikte olacağı kadınları?
  • seyirci ikna olmaya açık, neye ikna edeceğiz?
  • seyirci şahit olacak ama neyin şahiti?
  • şahit: başına her şey gelir ama müdahele edemez
  • sinema meddaha çok yakın? çünkü birisi belli bi maksatla bize bir şey anlatmak istiyor. bizden önce izlenmiş ve sonuçlandırılmış bir şeyi izliyoruz. tiyatro buraya düşmeli mi?
  •  "yönetmen olarak bi derdim var ve bunu anlatamak istiyorum" tavrı değil de karşılaşmada seyirci ve oyuncuların başına ne gelecek
  • seyirci de arama sürecine şahit olsun?
  • tansu böyle birisiyken trigorini neden yaşatmak ister de görünebilir mi?
  •  gelenek adı üzerinde 'gel'miş. sana gelenekten ne geldiğini araştırmak yerine geleneği kopya edip geleneği öldürmek neden?

·