14 Kasım 2013 Perşembe

kronik kolektif'in manifestosunda da bulunan seyirciyi yanına ya da arkana alıp anlattığın şeye hak vermesini sağlamaktan ziyade seyirciyi karşısına alan ve soru sorduran oyunlar yapmak. bir diğeri de tiyatronun kronik sorunlarıyla ilgilenmek, spesifik olarak tiyatronun sorunları.

oyunun rejisinin temelini yine bu iki madde oluşturuyor. bu yüzden de oyun sorin'in çiftliğinde değil tiyatro salonunda geçer. ancak burada seyircinin oyunun tiyatro dünyasına taşındığını düşünüp kendini yanımızda hissederek oyundan kendini kurtarma ihtimali var.

bu ihtimalden kurtarmak için oyunda oyuncuların doğrudan seyirciye hitap ettiği yerler olacak. bu durumda direk olarak seyirciye hitap edildiği için seyircide de soruyu üzerine alma hissi yaratacak. burada da yine risk var. seyirciye hitap ederken öyle genel şeyler söyleyebilirsin ki seyirci oyunun temasını anlatan genel kanaatler olduğunu düşünüp yine soru sormadan kapatabilir.

bu yüzden seyirciye "bu bana söyleniyor ama diğer oyuncu da başka bir şey söylüyor hangisi haklı" dedirtmeliyiz. cevap bulmaktan çok soru sormalıyız.

seyirciye söylenen bu kısımların yadırganmaması gerekiyor. söylenenler genel laflar değil karakterin o koşullar altında söylemek istediği laflar olmalı.

martı oyununda iki gencin (treplev ve nina) yetişkinlerin dünyasında ziyan oluyor olması böyle bir rejiye zemin sağlıyor.

oyun bulmacayı seyirciye çözdürüyormuş gibi olursa oyunun meselesi seyircinin üzerine yıkılmıyor.

----------------------------------------------

sahneye geçmeden önce oyuncunun hazırlığı:

ilk önce oyunu sessiz oku, hayalinde canlansın
sonra oynayacağın karakter olarak içinde gezdiğini hayal ederek sessiz oku
sonra repliklerini çiğnediğini düşünerek sesli söyle
sonra bütün kelimeleri tek tek kast ederek sesli söyle

böylece oyuncu hem ezberlemiş olur hem de henüz inşa etmediği bi karaktere ait tonlamalar belirmemiş olur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.